TR - EN

Erzurum Tanıtım Sayfası - Erzurumda Gezilecek Yerler

 

Erzurumun Tarihi

Erzurumun Tarihi

Erzurum'un tarihi M.Ö. 4000 yıllarına kadar inmektedir. Karaz, Pulur, Güzelova ve Sos höyüklerinde yapılan kazılarda elde edilen bulgular, Erzurum ve çevresinde eski yerleşim yerlerinin olduğunu ortaya koymuştur. Hurriler, Urartular, İskitler, Medler, Persler, Sasaniler, Romalılar, Araplar ve Bizanslılar dönemini yaşayan Erzurum, 1071 Malazgirt zaferinden sonra Bizans hakimiyetine son verilerek, Saltuk Bey'in yönetimine verilmiştir. Bu tarihten itibaren Saltukoğullları, Beyliğinin başkenti olmuştur. Türk çağının başladığı Erzurum'a Saltukoğulları, Anadolu Selçukluları ve İlhanlılar döneminde imar faaliyetleri devam ederken, özellikle Satuklu ve İlhanlı döneminde inşa edilen tarihi eserler, şehrin kültür ve sanat merkezi olmasında önemli bir yere sahiptir 1514 yılında Yavuz Sultan Selim tarafından Osmanlı topraklarına katılan Erzurum'un eseslı bir şekilde imarı Kanuni Sultan Süleyman döneminde yapılmıştır. Bu dönemde de pek çok mimari eser inşa edilmiş, bu ortamda şehirin nüfusu artmış, yerleşim sur dışına taşarak yeni mahalleler kurulmuştur.




Palandöken Kayak Merkezi

Palandöken Kayak Merkezi

Planadöken dağları 2200-3176 metre yükseklik kuşağı üzerindedir ve Erzurum kentinin güneyinde, kuzeydoğu-güneybatı doğrultulu olarak 70 km. uzunluğunda 25 km. genişliğinde bir alanı kaplar. Kış sporları ve kış turizmi hareketleri yönünden uluslararası br istasyon özelliği taşımaktadır. Bu özelliği ile il turizm sektörünün ilk etapta ele alınacak en önemli bölümünü oluşturur. Güney pisti 8 km. uzunluğundadır. Kuzey pisti ise ileri seviyedeki kayakçılar için tasarlanmıştır. Palandöken'in en yüksek tepesi, Büyük Ejder'dir (3237m.) ve saatte 360 kişi kapasitelidir. Palandöken'de kayağın yanı sıra atlı kızaklarla da kaymak mümkündür. Palandöken dağının kullanılan bölümü şehir merkezine 6 km. uzaklıkta bulunan Erzurum boğazı mevkiidir. Palandöken'deki tesislerin havaalanına uzaklığı ise 16km'dir.




Çifte Minareli Medrese

Çifte Minareli Medrese

Medrese üzerinde yapımla ilgili hiçbir kitabe bulunmamaktadır. Anadolunun en büyük medresesidir. Açık avlulu dört eyvanlı ve iki katlı medreseler grubunda olan yapı genelde İlhanlı dönemine ve XIII.yüzyıl sonu ile XIV. yüzyıl başlarına tarihlendirilmektedir. Osmanlı döneminde Iv. Murat zamanında tophane, daha sonra kışla olarak kullanılmıştır. 26x10 m.ölçülerindeki avlu, revakla çevrilidir. Girişin batısındaki oda, mescittir. Avlunun etrefında talebe odaları yer alır. alt kattaki düzen üst katta da uygulanmıştır. Medrese içerisinde ve özellikle taçkapısında bitkisel bezemeli bordürler, Anadolu Selçuklu dönemi taş süslemesnin en güzel örneklerinin oluşturu. Taçkapı bezemenin bir bölümünü oluşturan figürlü panolar, Orta Asya Türk inancının izlerini taşır. Çift başlı kartal, hayat ağacı ve ejderlerden oluşan bu panolardan bazıları yarım kalmıştır. Taçkapının iki yanında yükselen sırlı tuğla ve tuğla ile örülü minareler şerefelere kadar mevcut olup üst kısmı yıkıktır. Medresenin güney tarafından ana eyvana bitişik olan türbe kısmı döneminin yine en büyük mezar anıntıdır. Alt katta mezar odası bulunmaktadır Türbenin iç kaplamasında mermer malzeme kulanılmıştır.




Yakutiye Medresesi

Yakutiye Medresesi

1310 tarihinde İlhanlı hükümdarı Sultan Olcaytu zamanında Gazan Han ve Bolugan Hatun adına Cemaleddin Hoca Yakut tarafından yaptırılmıştır. Anadoludaki kapalı avlulu medreselerin son örneklerinden biridir. Mukarnaslı tonozla örtülü avlunun çevresinde talebe odaları ve dershaneler yerleştirilmiştir. Oda girişlerinin yüzlerinde farklı geometrik ve bitkisel bezemelere sahip rozetler işlenmiştir. Taçkapısında geometrikve bitkisel motifli bordürler, döneminin özelliklerini taşır. Taçkapının iki yan yüzünde Çifte Minareli Medresede olduğu gibi, kartal, hayat ağacı ve arslan figürleri ve motiflerinden oluşan panolar yer alır. Güneybatı köşedeki tuğla minarenin gövdesinde sırlı tuğlalarla farklı bir bezeme işlenmiştir. Minarenin şerefeden yukarısı yıkıktır. Doğudaki ana eyvana yine türbe birleştirilmiştir. Günümüzde, yörenin çeşitli etnografik eselerinin sergilendiği Türk-İslam Eserleri ve Etnografya Müzesi olarak kullanılmaktadır.




Erzurum Kalesi

Erzurum Kalesi

İlk inşa tarihi kesin olarak bilinmeyen Erzurum Kalesinin M.S. V. yüzyilın ilk yarısında, Bizanslılar tarafından yaptırıldığı sanılmaktadır. Erzurum Kalesi, bulunduğu tepenin üzerinde bir İç Kale ile bunu çevreleyen Dış Kaleden meydana gelmiştir Günümüzde ikili bir düzenlemeye sahip Dış Kale surları büyük ölçüde yılılmış, dört yöne açılan kapılardan sadece adları kalmıştır. Bunlar Tebriz Kapı, Erzincan Kapı Gürcü Kapı ve sonradan açılan İstanbul Kapı ve Yeni Kapıdır. İç Kalenin sur duvarları üzerinde çeşitli dönemlerde gerçekleştirilen onarım izlerini belirlemek mümkündür. Ancak bu dönemlere ait herhangi bir yazıt mevcut değildir.




Kale Mescidi

Kale Mescidi

İç Kale içerisinde kalenin güneyinde güney sur duvarlarına bitişik yerdedir. Dikdörtgen planlı mescidin iç düzenlemesi mihraba paralel iki sahındır. Girişte çapraz tonoz, mihrap önünde ise mukarnaslı kasnaklara oturan kubbe ile örlüdür. Her iki örtünün doğu ve batısı beşik tonozlarla genişletilmiştir. Mihrabı yarı dairesel planlı burcun içerisine yerleştirilmiş, yalın bir bezemeye sahiptir. Düzgün kesme taşla inşa edilen mescidin kubbeli bölümü dıştan yüksek kasnaklı ve külahlı bir örtüyle kapanmıştır.XII. yüzyılın ilk yarısında Satuklular tarafından yaptırılmıştır.




Tepsi Minare (Saat Kulesi)

Tepsi Minare (Saat Kulesi)

Kalenin güneybatı köşesinde bulunan Tepsi Minare, şerefe altındaki kitabeye göre Saltuklu emirlerinden Muzaffer Gazi tarafından 1124-1132 tarihleri arasında yaptırılmıştır. Minare, sur duvarları hizasına kadar iki renkli kesme taşla örülü kaide üzerinde tuğla örülü silindirik gövdeye sahiptir. Gövdenin üst bölümünde geometrik bezeme bulunmaktadır. Şerefeden sonrası yıkılmıştır. Bu bölüme XIX. Yüzyılda Barok tarzda ahşap malzeme ile şerefe eklentisi yapılmış ve içine saat yerleştirilmiştir. Tepsi Minare geleneğnin Anadoludaki en eski temsilcisidir.




Üç Kümbetler

Üç Kümbetler

Anadolunun mezar yapılarının en güzel temsilcilerinden dördü bir alanda inşa edilmiştir. Bunlardan sekizgen gövdeli, Kasnaklı ve kubbeli külah karışımı örtüsüyle dikkat çeken yapı, Saltuklulardan Emir Saltuk'a maledilir. Tamamen kesme taşla inşa edilen mezat anıtı, XII. Yüzyıl eseridir. Kasnaktaki nişler içerisinde Türk-Çin takvim hayvanlarından bazıları işelenmiştir. Diğer kümbetlerin kimlere ait oldukları belli değildir ve XIV. Yüzyıla tarihlenmektedirler.




Ulu Cami (Atabey Cami)

Ulu Cami (Atabey Cami)

Erzurumun en eski camilerinden biridir. Şu anda nerede olduğu bilinmeyen bir kitabeye göre Saltuklı Emirlerinden Nasirüddin Muhammed tarafından 1179 tarihinde yaptırılmıştır. 54x41 m. boyutlarında olup mihraba dik yedi sahindan oluşmaktadır. Orta sahın daha geniş ve farklı örtülüdür. Caminin mihrabında yalın geometrik süslemeler yer almaktadır. Üçü kuzeyden, ikisi doğudan toplam beş kapıyla camiye girilmektedir. Düzgün kesme taşla inşa edilen yapının minaresi kuzeybatı köşede olup çeşitli dönemlerde onarım görmüştür.




Lala Paşa Cami

Lala Paşa Cami

Şehir merkezinde bulunan yapı, aslında bir külliye olarak kurulmuştur. Külliyenin Saray ve Mektep yapıları yıkılmış, Cami ve Hamamı günümüze kadar ulaşabilmiştir. Cmi, 1562 tarihinde Erzurum Beylerbeyi Lala Mustafa Paşa tarafından yaptırılmıştır. Caminin Mimar Sinan tarafından yapıldığı kabul edilmektedir. Avlusuz olarak inşa edilen eser ibades alanı bakımında "Merkezi Planlı" yapılar grubundadır. Bu türün anıtsal örneklerini İstanbul Selatin Camilerinde görmekteyiz. Ortadaki ana kubbe, dört büyük ayak tarafından taşınmaktadır. Dört yanda yarım çapraz tonozlara yer verilmiştir. Kuzey yönde beş gözlü son cemaat yeri bulunur. Kuzeybatı köşedeki minare, bölgesel özelliklerden dolayı kısa tutulmıştur. Caminin iç ve dış pencere alınlıklarında sıraaltı tekniğinde çini panolar bulunmaktadır. Bunların bir bölümü düşmüştür.




Murat Paşa Camii

Murat Paşa Camii

1572 yılında II. Sultan Selim zamanında beylerbeyi Murat Paşa tarafından yaptırılmıştır. Cami Kare planlı klasik Osmanlı döneminin özelliğini yansıtmaktadır. Üzeri tek kubbeyle örtülü iç mekanın önünde sütunlara oturan beş gözlü son cemaat yeri bulunmaktadır. Örtüleri kubbe olan son cemaat yeri yanlara doğru taşırılmıştır.




Habib Baba Türbesi

Habib Baba Türbesi

Erzurum'daki askeri kumutanlardan Müşir Hacı Kamil Paşa bu türbeyi 1844 yılında Timurtaş Baba adına yeniden yaptırmıştır. Önceleri Timutaş Baba olarak isimlendirilen türbe,1847 vefat eden Habib Baba'nın Türbeye defnedilmesiyle Habib Baba Türbesi adını almıştır. Kadiri şeyhlerinden olan Habib Baba Buhara Müftüsünün oğludur. Habib Baba kulaklarına küpe taktığı için Küpeli baba diye de anılır. Küpeleri türbenin kolon başlarında asılıdır.




Erzurum Çeşmeleri

Erzurum Çeşmeleri

Erzurum soğuk suları ve çeşmeleri ile tanınmış bir şehirdir. Palandöken Dağlarından ve Erzurum Kalesinden çıkan su kaynaklarıyla beslenen çok sayıdaki çeşme, halkın su ihtiyacını giderir. Günümüzde tespit edilen 179 ceşmenin büyük bir bölümü Osmanlı dönemine ait olup, bir kısmında kitabe bulunmaktadır. Bunlar arasında Şabahane Çeşmesi, Cennet Çeşmesi, Gülahmet Çeşmesi, Çeteci Abdullah Paşa Çeşmesi ve Mehmet Kethüda Çeşmesi sayılabilir.




Erzurum Hamamları

Erzurum Hamamları

Sularının çokluğu ile ünlenen Erzurum, temizlik anlayışının ön plana çıktığı hamamlarıyla da dikkati çekmektedir. Osmanlı dönemine ait pek çok hamamda, geleneksel Türk hamamı planı uygulanmıştır. Bunlar arasında Kırıkçeşme Hamamı, Şeyhler Hamamı, Murat Paşa Hamamı, Boyahane Hamamı dikat çeker. Günümüzde de hamam kültürü, Erzurum halkı arasında yaşatılmaktadır.




Rüstem Paşa Bedesteni (Taşhan)

Rüstem Paşa Bedesteni (Taşhan)

Kanuni Sultan Süleyman'ın veziri Rüstem Paşa tarafından XVI. yüzyıl ortalarında yaptırılmıştır. Kare bir avlu etrafında, kemerli payelerin gerisinde odalar yer alır. İki katlı inşa edilen yapının üst katında karşılıklı eyvanlar şeklinde mekanlar bulunmaktadır. Her iki kat, günümüzde Oltu Taşı işlerinin yapıldığı dükkanlar şeklinde kullanılmaktadır. Bu hanın dışında Erzurum'da Osmanlı dönemine ait önemli hanlar arasında Kanburoğlu Hanı, Hacılar Hanı, Gümrük Hanı gibi yapılar da sayabiliriz.




Eski Erzurum Evleri

Eski Erzurum Evleri

Erzurum eski evlerinin ana yapı malzemesini taş, toprak, ahşap ve maden oluşturmaktadır. Evlerin yapımında karataş, boztaş ve kamber taşı olarak üç çeşit taş kullanılmıştır. Yapılan köşe ve cepheleri kemer-yonu taşla, diğer kısımları ise moloz taş duvarlara örtülüdür. Ahşap, Erzurum evlerinde taştan sonra en çok kullanılan yapı malzemesidir. Duvarları bağlayıcı hatıl, döşeme, tavan, pencere, kapı, yüklük, seki, makat,iç-dış doğramalar ve merdiven gibi bölümler herzaman ahşap olarak düşünülmüş olup, yapının örtüsünü taşıyan malzemede ahşaptır. Tandırevi Erzurum'da "ev, aşhane, mutfak" gibi değişik adları almaktadır. Küçükocak, terek, seki, kiler, kurun ve kırlangıç örtüsü ile kendisine has mimari bir bütünlük içerisinde olan tandırevi yemek pişirmek, yemek, dinlenmek ve uyumak gibi çeşitli faaliyetlerin geçtiği çok fonksiyonlu bir mekan olarak bilinmektedir. Erzurum eski evi, odalarının içinde yer alan yüklük, gusülhane, sedir-makat gibi unsurları, haremlik-selamlık gibi bölümleri ile türk evinin bütün özelliklerine sahiptir.




Cağ Kebap

Cağ Kebap

Eskilere dayanan ve Erzurum'un daha çok Tortum, Oltu ve Narman ilçe ve köylerinde yapılan özel bir kebap türüdür. Genellikle kahvelerde düğün veya özel toplantılarda koyun etinden özel terviye edilerek döner gibi iri bir şişe etler geçirilip yatay olarak odun ateşinde pişirilen geleneksel bir kebaptır. Odun ateşinde iyice pişen etler küçük cağ dediğimiz kulplu metal şişler pişmiş ete saplanıp bıçakla parça kesilerek cağa yani şişe dizilir. Eskiden bu cağlar ağaç çöplerden yapılan şişlere dizilirdi, o nedenle adına çağ kebap denilmiştir. Kebabın yiyim tarzı ya cağın üzerindeki etleri ısırarak veya açık ekmek dediğimiz lavaş ekmek in içerisine sıvazlayarak dürüm şeklinde yenilebilen Erzurum'a özel farklı bir damak tadıdır.




Kadayıf Dolması

Kadayıf Dolması

Sarma kadayıf ve dolma kadayıf Erzurum mutfağının tatlılarından biridir. Özellikle ramazan ayında iftar sorfralarının olmazsa olmazları arasındadır. Kadayıfın tel tel açılıp avuç içinde tutularak fındık veya ceviz içiyle birlikte dolma şeklinde sarılmasından bu ismi almıştır. Dolma yumurtaya batırılıp orta kızgın yağda kızartıldıktan sonra ılık şerbette bekletilerek tatlının içine çekmesi sağlanır ve servise sunulur.




Geleneksel El Sanatları

Geleneksel El Sanatları

XIX. yüzyıla kadar çok canlı olan el sanatları, gelişmelere ayak uyduramayarak büyük ölçüde ortadan kalkmıştır. Dokumacılık, bakırcılık ve kuyumculuk varlıklarının koruyabilenler arasındadır. Kavaflar ve abacılar eskiden Erzurum halkının giyim kuşamından sorumlu esnaflardı. Kağnı arabasının tekerini yapanlara ise marancılar denilirdi. Bir başka kabolan el sanatı ehram tabir edilen yünden yapılmış çarşaf türü örtüye dokuyan culfalardı. Keçeciler, kevelciler, tandırcılar, saraçlar, çakmakçılar, bıçakçılar, çıkrıkçılar, çarıkçılar, hasırcılar, nalbantlar, sabuncular, endüstrileşme ve yeni tekniklerin kullanıma girmesi sonucu kaybolan diğer el sanatlarıdır. Bugüne kadar ulaşan ve hayatını devam ettirmeye çalışan el sanatları kuyumculuk, çömlekçiler, dokumacılar ve azda olsa culfacılardır. yörede yünden ehram ve şal, kıldan çadır ve çuval dokunmaktadır. Erzurum'da dokunan halılarda renkler canlı ve gözalıcıdır. İl'de gelişmiş el sanatlarından birisi olan kuyumculuk, kendisini ünlü gümüş nalın ve hamam taslarıyla ve Oltu taşından yapılan tesbiy, ağızlık, yüzük ve kolyeler ile göstermiştir. Çömlekçilik geleneğini Aşkale ve İspir çevresinde yaygın görmekteyiz.




Erzurum Arkeoloji Müzesi

Erzurum Arkeoloji Müzesi

Erzurum ve çevre illerden çeşitli şekillerde kazandırılan eserlerin sergilendiği müze, 1942 yılında Çifte Minareli Medresede failiyete geçmiş 1967yılında bugünkü binasına taşınmıştır. Müzede Kazılar Salonu, M.Ö. II. Bin Trans-Kafkas Kültürü Salonu, Urartu Salonu, Tabiat Tarihi Salonu ve Ermeni Katliamları Salonu bulunmaktadır. 1994 yılından itibaren de Yakutiye Medresesi, Türk-İslam Eserleri ve Etnografya Müzesi olarak kullanılmaktadır.




Atatürk Evi

Atatürk Evi

XIX. yüzyıl sonlarında inşa edilen erzurum evlerinden biridir. 1915-16 yıllarında 9 ay Alman Konsolosluğu olarak kullanılmıştır. 12 Mart 1918 tarihinde Erzurum'un kurtuluşunu müteakip Erzurum Valiliğine tahsis edilmiştir. Mustafa Kemal Paşa Samsun'a çıkışından sonra kongre için Erzurum a geldiğinde, Hüseyin Rauf Bey ve diğer arkadaşarıyla 9 Temmuz 1919'dan, Kongre sonuna kadar 52 gün bu konakta kalmış, Erzurum Kongresi çalışmalarını bu konakta yürütmüştür. Cumhuriyetin ilanından sonra 13 Eylül 1924 de Erzurum'a gelen Mustafa Kemal'e şehrin altın anahtarı ve evin tapusu Belediye Başkanı Nazif Bey tarafından verilmiştir.




Erzurum Kongre Binası

Erzurum Kongre Binası

İlk olarak 1867 yılında yapılmış ve okul olarak kullanılmıştır. I. Dünya savaşı sırasında yangın geçiren yapı, daha sonra onarılarak 23 Temmuz 1919 da başlayan Erzurum Kongresi burada yapılmıştır. 1925'de yeni baştan yapılan bina 1928 yılında tamamlanmştır. Üç katlı yapı U şeklinde bir plan gösterir. Bodrum kata ait pencereler ön cephede olmadığından bu yönde iki katlı bir görünüme sahiptir. Yapıda neo-klasik üslup hakimdir.




Erzurum Tabyaları

Erzurum Tabyaları

Şehrin savunmasında yönelik inşa edilen tabyalar XIX. yüzyıl yapılarındandır. Şehre doğudan, kuzeyden ve güneyden gelecek Rus saldırılarını önlemek amacıyla inşa edilmiştir. Doğudaki Mecidiye ve Aziziye tabyaları, 93 Harbi'nin cereyan ettiği anlardır. 21 adet tabyanın hepsi kesme taşlarla inşa edilmişlerdir. Süslemeleri yoktur. Büyük boyutlu yapılardır. Bunlardan Büyük ve Küçük Palandöken tabyaları, yaklaşık 3000 m. rakımda inşa edilmiştir.




Abdurrahman Gazi Türbesi

Abdurrahman Gazi Türbesi

Peygamber efendimizin (s.a.s.) ashabından Abdurrahman Gaziye ait bu türbe 1796 yılında Erzurum valisi Yusuf Ziya Paşanın eşi Ayşe hatun tarafından yaptırılmıştır. Türbenin içerisinde 4.84 M. boyunda yerli taştan yapılmış bir mezar bulunmaktadır, kardeşi de türbenin aşağıda yatmaktadır. Abdurrahman Gazi türbesinin yanındaki cami 1847 yılında Erzurum valisi Hacı Ahmet İzzet paşa tarafından yaptırılmıştır ve camiye ismi verilmiştir. Erzurum'un güney tarafında düşen Palandöken dağının eteğinde buluna türbe aynı zamanda bu alan güzel bir mesire yeri olarak kullanılmaktadır.




Tortum Şelalesi

Tortum Şelalesi

Tortum Gölünün son kısmında, Tortum Çayının 48 metre yüksekten düşmesiyle oluşan çağlayan, dünyanın en büyük çağlayanlarından biri olarak kabul edilir. Vadideki bir dağın heyelan sonucu çağlayanın önünü kapatmasıyla meydana gelen çağlayan, Erzurum'a 120km. mesafededir. Baharda, suyun bol olduğu günlerde doğal manzarası ve heybetiyle seyrine doyumolmayan bir görünüm arzeder. Şelale ve göl çevresi milli park haline getirilmektedir.




Tortum Gölü

Tortum Gölü

1700'lü yılların ortalarında, bugünkü Uzundere ilçesi balıkılı köyü batısında bulunan bir dağın heyelan sonucu tortum çayının önğnğ kesmesiyle oluşmuş bir göldür. Erzurum'a 120 km. mesafededir Balıklı köyü yakınında ve göle uzanan yarım ada ile gölün çevresindeki ağaçlı alanlar mesire yeri olarak kullanılmaktadır.




Öşvank Kilisesi

Öşvank Kilisesi

Uzundere ilcesine bağlı Çamlıyamaç köyünde bulunmaktadır. Kitabesine göre, Baratlı Hanedanlığı döneminde 961 yılında III. Anderse tarafından yapımı başlatılmış, 966 yılında Magistros Bagrat tarafından tamamlanmıştır. Mimarı Öşklü Grigor adlı ustadadır.




Haho Kilisesi

Haho Kilisesi

Tortum ilçesine bağlı Bağbaşı Köyü'ndedir. Büyük bir kilise ile küçük şapellerden oluşan bu manastır, 976-1001 yılları arasında Bağratlılardan III. Davit tarafından yaptırılmıştır. Kilise karma plana sahip olup, kesme taş mimarisi, iki renk taş tezyinatı ve süslemeleriyle önemlidir.




Hasankale (Pasinler Kalesi)

Hasankale (Pasinler Kalesi)

Hasanbaba Dağı eteğinde, pasinler ilçesinin doğusundaki kayalıklar üzerindedir. Bazı kaynaklarda İlhanlılardan Emir Hacı Togay'ın oğlu Hasan Tarafından yaptırıldığı yazmaktadır. Yıkık vaziyettedir. İç kalenin güney ve batı bölümleri sağlamdır.




Avnik (Soğuksu) Kalesi

Avnik (Soğuksu) Kalesi

Köprüköy ilçesinin Güzelhisar (Avnik) köyünün kuzeyindedir. Selçuklu ve Saltuklu mimarisinin hakim olduğu kale üç surla çevrilidir.




Pasinler Kaplıcaları

Pasinler Kaplıcaları

Pasinler ilçe merkezinde Erzurum-İran Uluslararası geçiş yolu üzerinde ve Pasinler belediye sınırları içerisindedir. Bu kaplıcalar şu an günlük 3702 kişilik bir kapasiteye sahiptir. 205 metreden doğal çıkışlı olup, 15lt/Sn. akım değerine sahiptir.




Deliçermik Kaplıcaları

Deliçermik Kaplıcaları

Kaplıca suları, sindirim sistemi, böbrek ve idrar yolları, kan dolaşımı ve kalp hastalıkları, metabolizma bozuklukları ve romatizmal rahatsızlıklara olumulu etki yapmaktadır. Özellikle romatizmal rahatsızlıklara ve adele ağrıları bulunanlar çamura bulanarak şifa bulmaya çalışırlar.




Çobandede Köprüsü

Çobandede Köprüsü

Erzurum-Kars karayolunun 58. km'sinde Bingöl Çayı ile Hasankale Çayı kavuşum noktasında bulunan köprü, 1297 yılında İlhanlı hükümdarı Gazan Han'ın veziri Çoban Salduz tarafından yaptırılmıştır. Köprü 200 metre uzunluğunda ve yedi kemer gözlü olarak yapılmış olup, günümüze altı kemer gözlü ve 130 metrelik bölümü gelebilimiştir.




İspir Kalesi

İspir Kalesi

İspir ilçesinin kuzey batısında Çoruh nehri kıyısındadır. Yapım nehri kıyısındadır. Yapım tarihi belli değildir. Saltuklu, Selçuklu ve Osmanlılar devrinde tamir edilmiştir. Kalenin dış surları yıkılmış olup, iç kale surları ve burçları sağlamdır.




Rafting ve Akarsu Sporları

Rafting ve Akarsu Sporları

Rafting sporunun en iyi şekilde yapılabildiği 466km. uzunluğundaki çoruh nehri, Türkiye'nin suyu en hızlı akan nehirleri başında gelmektedir. 1993 yılında Dünya Rafting Şampiyonası Çoruh Nehri'nde yapılmıştır. Bu yarışların başlangıç yeri İspirde idi. Çoruh Nehri ve ırmak boyu çevresi, eşi benzeri az bulunan bir doğal güzelliğe sahiptir




Elmalı Mağarası

Elmalı Mağarası

Erzurum-İspir yolu üzerinde Maden Köprübaşı beldesinde bulunan elmalı köyünün güneydoğu kısmında bulunan dağda yer alan Elmalı mağarası 3 adet olup, sarkıt dikitleriyle içinde göller ve yarasalarıyla gezip görmeye değer güzel bir mekan sunmaktadır.




Yıldızkaya Mağarası

Yıldızkaya Mağarası

Olur ilçesi Yıldız kaya köyünün kuzeydoğusunda yer alan dağ üzerinde bulunan yıldızkaya mağarası sakıt ve dikilikaya, geniş galeriyle gezip görmeye değer bir meden olmakla birlikte bu mağaraya gidebilmeniz için seçeceğiniz yollar bir doğa harikası olarak hafızanızda kalacaktır.




Narman Peribacaları

Narman Peribacaları

Bu jeolojik oluşumlar Narman'ın 7 km. güneyinde yer almaktadır. Rüzgar ve yağmurun kumlu toprağı aşındırmasıyla kırmızı kayabaşlıklı Peribacaları ve dar vadilerden oluşan bu olağanüstü manzara meydana geldi. Bu Jeolojik oluşumlar Doğu Anadolu'da sadece Narmanda görülebilir.




Oltu Kalesi

Oltu Kalesi

Oltu Çayı kıyısında, sarp bir tepe üzerinde yapılmıştır. Yapım tarihi kesin belli değildir. İç kale sağlam olup, güneyinde büyük ve görkemli bir burcu vardır. Diğer kısımları yıkılmıştır.